Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkan Yardımcısı Emre Şahin, sendikal mücadelenin sahadaki emekle şekillendiği bir dönemde kaleme aldığı yazılarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. “Sahadan kaleme, kalemden gündeme” uzanan farklı yazılarıyla genç ve dinamik yazar, sahada gösterdiği başarılı eğitimcilik performansının yanı sıra yazılı anlatım gücüyle de adından söz ettirmeyi başarıyor. Şahin’in yeni yazısıyla sizleri baş başa bırakıyoruz. Keyifli okumalar...
ZİRVEDE KALMAK EMEK İSTER: BİR SENENİN RÖNTGENİ
EMRE ŞAHİN
Oturdum, üşenmedim… 09 Haziran 2024 tarihinden bu yana sosyal medyada yayınladığımız tüm içeriklere tek tek göz attım. Kim, hangi okulda, ne zaman ziyaret edilmiş? Hangi gün, hangi yöneticiyle görüşülmüş? Hangi mesajlar, hangi gün verilmiş? Hepsini okudum, notlar aldım.
Şimdi sizlerle paylaşacağım tablo; sadece rakamların değil, alın terinin, sahadaki emeğin, gönüllülüğün ve inancın bir yıl içinde nasıl kurumsal bir duruşa dönüştüğünün ispatıdır.
Bu Bir Yılın Adı: “Zirvede Kalmanın Emeği”
Çünkü orada kalmak, çıkmaktan daha çok azim, sabır ve tutarlılık ister. Biz bu yıl bunu başardık.
Toplamda 260 Okul Ziyareti: Her Gün Başka Bir Kapı
Bu ziyaretlerin 132’si öğretmenler odası buluşmalarıydı. Her biri, bir öğretmenin yüreğine dokunduğumuz; “Bizi yalnız bırakmadınız” sözünü duyduğumuz birer duraktı.
Geriye kalan 128 okul ise yeni atanan ya da görev yeri değişen eğitim yöneticilerine yapılan “hayırlı olsun” ziyaretleriydi. Göreve başlayan her yöneticiye, “Yalnız değilsiniz” demek için kapılarını çaldık, destek sözümüzü verdik.
Bu ziyaretler yalnızca bir selamlaşma değil; bir dosyaya dönüşen not, bir yazıya taşınan tespit, bir çözümün ilk cümlesiydi. Sahada dile getirilen birçok sorun, Eğitim-Bir-Sen'in Kamu İşveren Kurulu (KİK) görüşmelerine taşındı. Bugün birçok kazanım, işte o öğretmenler odalarında başlayan cümlelerin devamıdır.
Teşkilat Kültürü ve İstişare: Birlikten Güç Doğar
Her biri yalnızca bir toplantı değil; ortak aklın sesi, ortak emeğin temsiliydi. Adalar’dan Tuzla’ya, Pendik’ten Sultanbeyli’ye uzanan bu istişare zinciri, sahadan beslenen kararların temelini oluşturdu.
Kadın Komisyonu: Kültürle Yoğrulmuş Kardeşlik
Yıl boyunca 4 kültürel gezi ve 3 tematik buluşma düzenlendi.
Bu etkinlikler sendikal ruha moral ve huzur katarken, aynı zamanda kardeşlik bağlarını güçlendirdi.
Sosyal Etkinlikler: Ruhlara Dokunan Adımlar
Kültürel etkinliklerin ötesinde, maneviyatımıza da dokunan bir adım attık:
Sosyal Sorumluluk: Duyarlılıkla Yoğrulmuş Bir Sendikacılık
Eğitim kadar insanlık için de sahadaydık. “Zalimin karşısında, mazlumun yanında” sözünü eyleme dönüştürdük.
Anlamlı Günleri Unutmadık
Yıl boyunca toplam 35’in üzerinde özel gün, milli ve dini bayramda sahadaydık.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nden 1 Mayıs’a, 8 Mart’tan 15 Temmuz’a, Aşure Günü’nden Ramazan ve Kurban Bayramlarına kadar... Sadece mesaj yayınlamadık; bazen termosla, bazen çiçekle, bazen de bir selamla sahada olduk. Varlığımızı hatırlattık, hatırladık.
Protokoller ve Üyeye Katkı
Kamuoyuna Etki Eden Duruşumuz
Mülakat adaletsizliği, Öğretmenlik Meslek Kanunu, İŞKUR personel eksikliği gibi pek çok konuda doğrudan, yüksek sesle kamuoyu oluşturduk.
Bu Zirve Tesadüf Değil
Yaptıklarımız sadece faaliyet değil; planlı ve bilinçli bir yürüyüştür. Haftalık planlar, istişare takvimleri, içerik üretimi, sosyal medya yönetimi ve ilçe eşgüdümüyle örülmüş bir emeğin ürünüdür.
Bu başarı yalnızca görünürde değil; özde, sahada ve gönülde kazanılmış bir zirvedir.
Zirvede kalmak tesadüf değil; tercih ve emek meselesidir.
Sonuç Olarak…
Bu yazı yalnızca bir yılın özeti değil; her güne düşen bir emeğin, her saate sıkışan bir gayretin, her kelimesiyle sahadan alınmış notların köşe yazısıdır. Bu veriler kuru bir faaliyet raporundan ibaret değil. Her bir rakamın ardında yüzlerce el sıkışma, binlerce adım, on binlerce dakikalık emek var.
Bizi zirvede tutan, işte bu inanç ve fedakârlık zinciridir.
Şimdi dönüp kendimize şunu soruyoruz:
Peki ya sonra?
Cevabı hep birlikte verelim:
Daha ilerisi var her zaman.
Sınırı yok mükemmele varmanın.
Zaman ne getirir bilinmez ama,
Daha iyi olmalıyız yarın.